28 Aralık 2010 Salı

KENDİMİ TANITIYORUM

TRABZON SAHİLİNDEN BİR GÖRÜNÜM


EYNESİL KALESİ
              .  BENİM UFAK KARDEŞİM SİNEM ÇOK SEVİYORUM ONU.
BENİM ADIM SİBEL SOYADIM İPEK.18 YAŞINDAYIM. 24.07.1992 TARİHİNDE  HATAY İSKENDERUN'DA DÜNYAYA GELDİM.İLORUM.KOKULU İSKENDERUNDA ATATÜRK İLKÖĞRETİM OKULUNDA OKUDUM.LİSEYİ İSKENDERUN LİSESİNDE OKUDUM. ŞUAN BEŞİKDÜZÜ MESLEK YÜKSEK OKULUNDA BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI BÖLÜMÜNDE OKUYORUM.

AİLEMİ TANITIYORUM



BİZ 6 KİŞİLİK BİR AİLEDEN OLUŞUYORUZ. BABAMIN ADI ZEKİ İSKENDERUNDA ÇOK TANINMIŞ BİR CAFE İŞLETİYOR. ANNEMİN ADI SUAT. ANNEM EV HANIMIDIR BİZİM DADIMIZDIR:):)BİZ 4 KARDEŞİZ.EN BÜYÜKLERİ BENİM. KARDEŞLERİM BİRİ 18 YAŞINDA ADI HAKAN ŞUAN GAZİ ANTEPTE DIŞ TİCARET OKUYOR.DİĞER KARDEŞİM 16 YAŞINDA ADI SERKAN LİSE ÖĞRENCİSİ. EN KÜÇÜĞÜMÜZ SİNEM 9 YAŞINDA İLK OKUL 4.ÜNCÜ SINIFTA OKUYOR. ÇOK GENİŞ BİR AİLEYE SAHİBİZ.AİLEMİ ÇOK SEVİYORUMM. ONLAR BENİM İÇİN BU HAYATTAKİ EN DEĞERLİ VARLIKLARIMDIR.

HATAY'IN MEŞHUR TATLISI

Malzemeler
  • 1 paket ince tel kadayıf
  • 300 gr tuzsuz peynir
  • Yarım paket tereyağı
  • Antep fıstığı
  • 3,5 su bardağı su
  • 3 su bardağı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu
Yapılışı
  • Bir tencerede künefe şerbeti için su ve şekeri karıştırın.
  • Şerbetin kesilmesini önlemek için içine limon suyunu da ekleyip kaynatın.
  • Şerbeti ılınması için bir kenara alın.
  • Yuvarlak bir tepsinin içini tereyağıyla yağlayın.
  • İkiye ayırdığınız tel kadayıfın bir parçasını tepsinin dibine aralarda boşluk kalmayacak şekilde serin.
  • Küçük küçük parçaladığınız peynirleri kadayıfın üzerine yayın.
  • Peynirin üzerine de diğer kadayıf parçasını boşluk kalmayacak şekilde örtün.
  • Kenarlarını düzeltin ve elinizle bastırarak tel kadayıflar arasında boşluk kalmamasını sağlayın.
  • Kısık ateşteki ocağın üzerinde tepsiyi çevirerek pişirin.
  • Altının tamamen kızardığından emin olduğunuzda tepsiyi bir tabağın üzerine ters çevirin ve tepsinin içini tekrar yağlayın.
  • Kızaran kısım üstte kalacak şekilde künefeyi tepsiye yerleştirin ve altını kızartın, böylece iki tarafı da kızarmış olacak.
  • Ilınan şerbeti fırından çıkardığınız künefenin üzerine dökün.
  • Künefenin üzerini kapatıp şerbeti çekmesini bekleyin.
  • Üzerine Antep fıstığı serpip servis edebilirsiniz.
  • KÜNEFE
  • Eğer künefeyi hemen servis etmeyecekseniz şerbetini dökmeyin. Tabağın üzerini bir jelatin ile sarın. Unutmayın, pişmiş künefe en fazla bir gün bekleyebilir.

TUTTUĞUM TAKIMI TANITIYORUM

 ASLINDA ÖNCEDEN FENERBAHÇELİYDİM AMA BURAYA GELDİKTEN SONRA TRABZON SPOR AŞKI BENİDE SARDI:):)

1923 yilinda Trabzon'da ilk resmi lig maçları oynanmaya başlandı.İlk sezon İdmanocağı şampiyon olmuştu. Bunu 1923-24,1924-25 sezonlarında Lise takımının arka arkaya şampiyonlukları izledi. 1925 sezonunda yine İdmanocağı şampiyon olurken, 1929 yılına kadar da önce Lise, arkasından Muallim Mektebi daha sonra da Ticaret Lisesi takımları mutlu sona ulaştılar. Tüm Trabzonlular, Trabzon Spor adıyla bir kulübün kurulmasını yürekten arzuluyorlar. Ancak bu isi bir turlu gerçekleştirememenin ezikliğini yaşıyordular. Yetkililerinde araya girmesi, sonucu pek değiştirmiyordu Ocaklılar da, güçlülerde yeni kurulacak kulüpte kendi isimlerinin, hatta renklerinin hakim olmasını istiyordular ve bu konuda en ufak bir fedakarlıkta bulunmuyorlardı. Her gün, her aksam toplantı üstüne toplantı yapılıyordu. Bazen tam bir anlaşma zemini ortaya çıkıyor ama yine en ufak bir ayrıntı herşeyi berbat ediyordu. Havaya silahlar atılıyor, karakollara, hatta mahkemelere kadar uzanan olaylara rastlanıyordu. Öte yandan Futbol Federasyonunun il kulüpleri için tanıdığı surenin de sonu yaklaşıyordu.Artık bütün resmi işlemler tamamlandıktan sonra sıra gelmişti Trabzon Spor'un renklerine. Renk bulmak öyle kolay olmadı. Trabzon'da uzun yıllar suren idmanocaği-idmangücü rekabetinde Sarı-Kırmızı ve Yeşil-Beyaz renkler hakimdi. Trabzon Spor'un renkleri bu renklerin dışında olmalıydı. Trabzon'u ve Karadeniz'i simgeleyen renkler aranıyordu. Bu konuda yarışma açılması da gündeme geldi ancak sonra vazgeçildi. Renk için geceli gündüzlü toplantılar düzenleniyordu. Dört toplantıdan sonuç alınamamıştı. Beşinci toplantıda herşey bitecekti. Artık taraftarın da sabrı kalmamıştı. Sonunda Trabzon ve Karadeniz'in sembolü olan Hamsi üzerinde duruldu. Hamsi'nin gümüş mavisi rengi ve gözlerinin bordosu dikkate alındı. Kimileri buna karşı çıktı. Neymiş efendim bordo renk kırmızıya kaçıyormuş. Öyle ya idmanocağı renkleri de Sarı-Kırmızı ya. işte bu nedenle bordonun rengi biraz koyu tutularak idmanocağının kırmızısından kaçınıldı. Böylece bir haftadır şehirde süren renk kavgası sona ermişti ve Trabzonspor Bordo-Mavi renklere kavuşmuş oldu.

memleketimi tanıtıyorum


 iskenderun arsuzdan bir görünüm
 harbiye şelaleleri
sem piyer kilisesi
İskenderun, Türkiye'ye katıldığı zamandan 1974 yılına kadar olan dönemde oldukça küçük bir kasabaydı. 1974 yılında üretime geçen Türkiye'nin üçüncü Demir-Çelik Fabrikası, kent yaşamına büyük canlılık getirmiştir. Ayrıca, süperfosfat fabrikası, bitkisel yağ, yem, un, konserve, salça, çırçır, dokuma, çeltik, oto ve makine yedek parçaları vb. endüstri dalları vardır. Boru hattı ile Batman'dan gelen petrol, İskenderun Limanı'ndan deniz yoluyla Mersin'e gönderilir. Limanda Demir-Çelik ve Süperfosfat fabrikalarının iskeleleriyle NATO'ya bağlı bir iskele ve demiryolu istasyonu bulunur. Türkiye'nin dördüncü büyük limanı olan İskenderun Limanı'nın yıllık yük kapasitesi 8.7 milyon tondur.
Şehir merkezine 33 km. uzaklıktaki Arsuz, deniz kıyısında ünlü bir turizm beldesidir. İlçe çevresinde ayrıca doğal plajlar ve yaylalarla çeşitli mesire yerleri vardır. İlçe merkezi, planlı bir biçimde çağdaş şehircilik anlayışına uygun olarak gelişmektedir. İlçenin ana caddeleri denize dik iner. Deniz kıyısındaki alan, Atatürk heykeli ve çevresiyle kıyıya paralel uzanan Atatürk Bulvarı, eğlence ve spor tesisleriyle yeniden düzenlenerek 1985'te hizmete açılmıştır.
Bugün, İskenderun Türkiye'nin önde gelen en büyük ilçelerinden biri olup, özellikle sanayi, deniz ticareti ve turizm alanında hızla gelişen bir şehirdir.